İşte Sensin !

Cidden kendiniz gibi hissediyor musunuz?
Verdiğiniz kararlarda ya bu ne düşünür acaba diyor musunuz mesela?
Giydikleriniz, söyledikleriniz, çizdikleriniz, planlarınız, hayalleriniz başkalarına ne katacak ki? Belki de nasıl mutlu olduğumuza bakmalıyız, ne yaparak mutlu olduğumuza. Mesela yazıyorum, şarkı söylüyorum, ukulele çalıyorum çünkü buna ihtiyacım var. Çünkü kendimi tanımak istiyorum, umutlarımın anlık kalmasını istemiyorum. İçimdekileri yansıtmak istiyorum, yolunda gitmeyen olayları içimden atmak istiyorum. Çünkü ben böyle mutluyum. Kimse mükemmeli seçemiyor, kusursuz kararlar veremiyor. Hangi bakış açısıyla bakarsanız bakın tüm kararlarda bir kusur bulursunuz zaten. Önemli olan nasıl baktığımızla bağlı değil mi? Aldığımız kararlar bizi geliştirmez mi? Şu an hayallerimle kendimi geliştirmek için harcadığım efor arasında uçurum var. Bu uçurumu kapatmalıymışım gibi hissediyorum. Çünkü şu an elimde olan tek şeyide kaybediyorum. Zaman. Şu an sahip olduğum tek güvencem zaman ve buda tükeniyor. Sevdiğim birkaç kitap karakterlerinden bahsedeceğim. Elizabeth bana okumayı sevdirdi, Bridger beni hep cesaretlendirdi, Santiago kişisel menkıbemi gerçekleştirmem gerektiğini gösterdi, Auggie ile dış görünüşün önemli olmadığını anladım, Cricket Bell bana faklı olmayı, kendimi kusurlarımla sevmeyi öğretti.. ve daha bir sürü örnek olacak biliyorum. Bir sonraki yazıda bunları mutlulukla okumak dileğile…
Öpüldünüz;)
Şimdi ne yapıyorsunuz biliyor musunuz? Pozitif oluyorsunuz ve kalan zamanınızı güzel geçiriyorsunuz. Bu dünyaya bir daha geleceğinizi bile bilmiyorsunuz. Kendiniz olun.

Buda çok güzel olmasını isteyip bir türlü anlamlandıramadığım bir yazı. Olsun ya ileride gülerek okurum, silmeye gerek yok :)))

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Altın Gibi Parla!

Anlamsız

İçimizdeki Mavi