Ruhunu özgür bırak

 Her şeyin başladığı yerdeyim. 6 Mayıs 2020 tarihinde ilk blogumu yayınladım, 6 Mayıs 2020 tarihinde ilk defa içime sığdıramadığım bir tarafım kendini öylece yansıtmak istedi. İlk defa kendim gibi hissettim, yaptığım bir şey ilk defa bu kadar doğruydu. Öyle keyif aldım ki yazmaktan benim elim klavyede durmaksızın yazmak için yaratılmıştı. Benim sesim şarkı söylemek için vardı. Ben sanat için vardım. En önemlisi ise benim ruhumu canlandıran şey sanattı. İlk kurgumu bitirdiğimde 0 okuyucum vardı, kimse okumuyordu. Ama benim içimdeki tutku öylesine güçlüydü ki sayılar umrumda değildi. Sayıların beni etkilememesi için bir söz verdim kendime. Sonra ders çalış dediler, denemem düşük gelince bir hiç gibi hissettim kendimi. Yazmak beni dersten alıkoyuyor gibi hissetmeye başladım. Sistem beni böyle hissettirdi. Yazamadım, kendimi adayamadım, yazınca kendimi kötü hissettim. Sanki benim yazılarım bir hiçmiş gibi hissettim. Ruhum da hiçleşti. İlk defa böylesine uymaya çalıştığım sistemde ilk defa bu kadar kayboldum. Çünkü ne istediğimi bile bilemiyordum. Ama artık biliyorum. Ben bu dünyaya hayatı dolu dolu yaşamak için geldim. Sanatın elini tutsam bilim elimi tutmaz sandım. Ama atladığım bir şey var, şu an fark ediyorum. Benim iki elim var. Gücüm hepsine yetebilir, aynı anda iki kişinin elini tutabiliyorsam, bilim ve sanatı iki farklı dal değil, aynı ağacın dallarından çıkartırım. Ne de olsa kök benim. Yapmam gerekeni biliyorum. Yapmam gereken şey bir liste. Netflix'te Özgürlük Listesi diye bir film izledim. Normalde açıp kendi kendime nadiren bir film izlerim. Ama buna öylesine tıkladım işte. Belki anlık bir dolmuşluk gibi gelebilir. Belki yalnızca aptal bir filmin gazına gelen bir ergen gibi konuşuyorumdur. Ama ilk defa bu kadar gerçek hissediyorum. Şu an buradaysam her zaman yaptığım gibi bana iz bırakan bir olayı yazıyorum. Olayı değil, izlerini yazıyorum buraya. Ve izler ilk defa bu kadar net, içim ilk defa bu kadar derin. Ben özgür ruhlu bir kadınım. Adım ve yaşım önemli değil. Kendime ne kattığım, ne katacağımın yanındaki en önemli şey yaşıyor gibi hissetmek. Biliyor musunuz? Ben tabularımı bugün kırmaya başladım. Ufkum öylesine açıldı ki filmi izlerken içimdeki tutkuyu çok derin hissettim. Belki instagram, twitter veya başka bir platformda çok daha tıklanabilir bu yazı. Ama ben başladığım yerde, ait hissettiğim yerde olmak istedim. 6 mayısı kalbime kazımak istiyorum. Yaşadığım coğrafya kaderimi belirliyorsa ben çoktan bir ölüyüm. Ancak mevzu sadece yaşadığımız coğrafya değil. Mevzu dünya. Dünyanın bizi sınırladığı yaşam. Mevzu herkes. Mevzu her şey. Damarlarımda akan kanı hissedebiliyorum. Nefes aldığımda ciğerime dolan hayatı hissedebiliyorum. Bana 'devam et' diyor. Ne kadar yargılanırsan yargılan, saçmalarsan saçmala. İnsanlar sorgulasın seni, başaramadığın küçük bir şeyde etiketi yapıştırsınlar üstüne, bırak. Ama peşinden koştuğun şey daima zihninin baş köşesinde olsun. Babam internette reklamları daha dikkat çektiği için genelde sağ üste koyduklarını söylerdi. İşte hayatı yaşarken hedeflerin zihinin baş köşesinde olsun. Çabalayacağım. Ben artık çabalayacağım ya. Mükemmel olmadığımı bilerek, kusurlarımın mükemmelliğimin temelini oluşturduğunu düşünerek yaşayacağım. Öyle olup olmaması umrumda değil, umrumda olan tek şey bakış açım bir yol ise sonunu düşüncelerimle çıkmaza sokmayacağım. Ben artık içimdeki kendimi serbest bırakacağım. Yollar sınırsız, kilometreler anlamsız kalacak. İnsanların zihnime yansıttığı olumsuzluklar kolumu kanadımı koparamayacak. Zihinimin baş köşesine sabitlediğim hedeflerim benim yegane yolum olacak. 

Bu yoldaki duraklarım:

1- Piyano çalmak

2- Yaratıcı yazarlık kursuna gitmek

3- Bir bilim dalını hayatıma katmak

4- Boğaziçi gibi köklü veya mutlu olabileceğim bir üniversitede kendimi geliştirmek

5- çok fazla okumak

6- çok fazla gezmek, dil öğrenme becerimi geliştirmek

7- gitarı ya da elektro gitarı tamamen öğrenmek

8- huzuru içimde hissedebilmek, sosyal iletişim seviyemi arttırmak

8 güzel sayı:) Dünyanın 8 harikası benim için bunlar. Tabii ki sevmek her şeyden türüyor. Sevelim. Sevilelim.

Carpe dielim:))))


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Altın Gibi Parla!

Anlamsız

İçimizdeki Mavi